Yaşadığımız Şehir ve Mutluluk



Mutluluk konusunda yapılan araştırmalara gönderme yaparak yazdığım yazı veya konuşmalarda hiç değişmeyen bir soruyla karşılaşırım. “Bu araştırmayı kim yapmış?” “Nasıl yapmış?”, “Nasıl ölçmüşler?” Bu nedenle dünyanın çeşitli yerlerinde mutluluk konusunda yaptıkları araştırmalarla kamuoyunu bilgilendiren ve politikaları etkileyen kuruluşları tanımak yararlı olacaktır.

Dünya Mutluluk Veritabanı (World Database of Happiness): Rotherdam Erasmus Üniversitesi 1984 yılından bu yana mutluluk konusunda yapılmış binlerce araştırmayı toplamıştır. Dünya Değerler Araştırması (World Values Survey): Değişen sosyal değerler konusunda 1981 yılından bu yana 97 ülkede veri toplamaktadır. Gallup Dünya Anketi (Gallup World Poll): Gallup’un 155 ülkede yaptığı anketlerde topladığı bilgiler, farklı ülkelerin ekonomik koşullar, iş ve siyasi yönetim, sağlık hizmetleri alt yapı ve eğitim açısından zorluklarını ve güçlü yönlerini ortaya koymaktadır. Avrupa Barometresi (Euro Barometer): Avrupa Komitesi farklı Avrupa kentlerindeki hayat kalitesinin algılanmasını araştırmaktadır.

Mutluluk araştırmalarında çoğunlukla sorulan sorular “Hayatından memnun musun?”, “Ne kadar mutlusun?”, “Şu sırada ne kadar mutlusun?” türünde sorular sorulur. Ancak yaşam kalitesi araştırmalarında iklim ve manzara estetiği gibi doğal özellikleri, dinlenme, eğlence, eğitim ve sağlık hizmetleri gibi insan eliyle yaratılan özellikleri ve işsizlik oranı ve insan sermayesi gibi objektif faktörleri içine alır. Ayrıca Wilkinson ve Pickett bir kentte yaşayan insanların “Ruh Hali” boyutunun gelir eşitsizliğinin çok geniş bir yelpazeye yayılan sağlık ve sosyal sorunlara neden olacağını ortaya koymuştur.

Kişi yaşadığı toplumun kendine sunduğu imkânlardan ülkedeki fırsat adaleti ölçüsünde çeşitli biçimlerde etkilenir. Bunun sonucunda geliri, eğitim düzeyi ve sosyal hayatı şekillenir ve bunlar kişinin yaşam doyumu üzerinde etkili olur. Bunların yanı sıra her ülke aşağıda sıralanan başlıklarda, vatandaşlarına sağladığı veya sağlamakta yetersiz kaldığı imkânlar ve fırsat eşitliği ölçüsünde insanların yaşamak istedikleri veya istemedikleri bir ülke olur.

Yapılan araştırmalar yaşam kalitesinin, iyilik halinin ve mutluluğun sosyal ve coğrafi birçok faktöre bağlı olduğunu göstermektedir1.

Gelir dağılımında, sosyal imkânlarda, sosyal uyum ve sosyal adaletteki eşitsizlikler sosyal uyumu zorlaştırır ve toplumun bütününde kişisel iyilik hali, mutluluk ve hayat kalitesi üzerinde büyük etkisi vardır.

Yazının girişinde sıraladığımız kuruluşların yaptıkları araştırmalardan elde edilen sonuçlar, mutluluğun ve refahın değerlendirilmesinde hayatın çeşitli cephelerini göz önüne alarak düzenlemeler yapmak gerekliliği ortaya koymaktadır. İnsanların davranış ve duyguları dolayısıyla yaşam doyumu, çevre koşullarından güçlü bir şekilde etkilenir. Dan Buettner’in National Geographic’in desteği ile dünya çapında yürüttüğü araştırmada mutluluğu etkileyen altı alanlar olarak sıralanan toplum, iş ortamı, sosyal hayat, ekonomik koşullar, barınma imkânları ve benlik algısı olduğunu önceki yazıda belirtmiştik2. Bu alanlardan geçen yazımızda konu etmediğimiz ve yaşanılan kentin iyilik hali üzerindeki etkilerine bakalım.

İş Bulma İmkânı: İnsanlara anlamlı bir amaç doğrultusunda çalışma koşulları sunulmasıdır. İşsizlik mutsuzluğun en önemli nedenlerinden biridir. Ancak işsizlere sağlanan yüksek sosyal destek programlarının uygulandığı yerlerde, insanların mutlu olmadığının saptanmıştır. İşsiz ve boş olmak özsaygıyı düşürür ve madde kullanımını artırır. Türkiye içinden geçtiğimiz süreçte yaşanan global pandemi krizinde istihdam açısından etkilenmiştir. Ancak bu etkinin esas sonuçları bütün dünya ile birlikte gelecek yıllarda yaşanacaktır. Çünkü pandemi sürecinde sağlık açısından fazla etkilenmeyen gençler, iş hayatında istihdam imkânlarının pandemi öncesi seviyeye ulaşması zaman alacağı için, daralan iş pazarında yer bulmaları zorlaşacak, bu yeri bulanlar da düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalacaklardır.

Hoşgörü: Bu başlık “dış koşullar” çerçevesinde ele alınmıştı. Ancak Türkiye gibi sosyal hayatın büyük çeşitlilikler gösterdiği bir ülkede, kişinin yaşadığı kentte insanların farklılıklara bakışı, o kentte yaşayan insanların kendi hayat tarzlarını yaşamalarını etkiler. Toplumdaki genel muhafazakârlaşmanın, kamu yönetiminin yaptığı bütün resmi açıklamalara rağmen, insanları sınırlamalara ve farklı çözüm arayışlarına yönelttiği sır değildir.

Fiziki ortam: İçinde yaşanılan toplumun farklı özellikleri, insanların yaşam doyumu üzerinde etkili olur. Örneğin parklar, eğlenme ve dinlenme alanları canlı şehir merkezleri, açık hava restoranları, yaya yolları bunlar arasında sayılabilir. Ayrıca alışveriş için dükkânların açık olduğu saatlerin azaltılması o bölgede yaşayanların kendilerine ve ailelerine zaman ayırmasına imkân verir. İnsanların işyerlerine yakın yaşaması, yaya yolları, yürüyüş ve bisiklet parkurları hem insanların sağlığını geliştirir hem de güven ve rahatlık yaşatır

Benzer şekilde yolda geçen zamanın azalması, iş saatlerinin fazla uzun olmaması, sosyal etkileşime, hobilere, kişisel gelişime, kültüre, spora ve gönüllü çalışmalara katılmaya imkân sağlar. Uzun çalışma saatleri ve yolda geçirilen uzun saatler aile hayatını zayıflatır ve kronik hastalıklara zemin hazırlar.

Sanatın Desteklenmesi: Tiyatrolar, sinemalar, müzeler, sanat galerileri, dans merkezleri hatta sokak sanatçıları yaşayanların hayatını renklendirir. Sanat galerilerinin desteklenmesi sanat eserlerinin sayısını artırır, niteliğini yükseltir ve toplumun estetik anlayışını geliştirir.

Sessiz Ortam: İnsan bulunduğu ortama uyum yeteneği çok yüksek bir canlıdır. Buz gibi soğuk hava koşullarına, hatta çirkin şehirleşmeye bile alışabilir. Ancak gürültüye alışarak uyum sağlayamaz. Otonom sistemin harekete geçmesi kas gerimini artırarak kan basıncını yükseltir. Ayrıca yüksek ses uyku kalitesini bozar ve sağlığı orta ve uzun vadede olumsuz etkiler. Uçuş hattı altında oturmak, otoyol trafiğine yakın yerde yaşamak, gece geç saate kadar yüksek sesli müziğe muhatap olmak, kişi alıştığını düşünse de beden bu duruma tepki verir ve tüm bunlar birçok kronik hastalığa zemin hazırlar.

Her belediye yukarıdaki öğelerden bir veya birkaçına odaklanarak, o bölgede yaşayan insanların sağlığını ve yaşam doyumunu geliştirecek şekilde düzenleyebilir.

Güvenli Ortam: Beslenmeden sonra insanın en temel ihtiyacı güvendir. Güven varlığı doğrudan hissedilmeyen ancak yokluğu hayatın her cephesini zorlaştıran bir duygudur. Güven en başta asayiş ve can güvenliği ile ilgilidir. Ancak aynı zamanda medya, siyaset, adalet, sağlık, eğitim sistemi gibi toplumu yapılandıran kurumlara ve insanların birbirlerine olan güvenini de içine alır. Kriz dönemlerinde ise üç kuruma olan güven belirleyicidir. Bu kurumlar akademi (bilim insanları), medya ve kamu yönetimidir. Böylece yakın zamanda pandemi döneminde deneyimlediğimiz gibi, krizler bu kurumlara güven ölçüsünde kolay veya zor yönetilir, daha az veya çok sıkıntıyla aşılır ve kriz öncesi normlara o ölçüde kolay veya zor dönülür.

İpsos’un 2018 Ekim ayında yaptığı araştırmaya göre en yüksek güven %70 ölçüsünde bilim insanlarına gösterilmiş. Bunu sırayla %56 hekimler, %52 öğretmenler izlemiş. En düşük güvenden ise %11 ile politikacılar, %12 din görevlileri, %13 TV haber sunucuları payını almış3.

Sodev’in Haziran 2019 da yargıya güven konusunda yaptığı araştırma ise düşündürücü sonuçlar vermiştir. “Adalet deyince aklınıza ne geliyor?” sorusuna %28 oranında ”adaletsizlik” cevabı verilmiştir. Aynı araştırmanın sonuçlarına göre yargının bağımsız olduğunu düşünenlerin oranı %34, tarafsız olduğunu düşünenlerin ise %38 dir. Mevki ve güç sahibi birisinin adil yarılanmayacağına inananlar %79 dur4.

İngev ve Bilgi Üniversitesi’nin araştırmasına göre ise sosyal medyanın yalan haberlerle dolu olduğuna inanalar %61 düzeyinde olmasına rağmen, “özgür haber almamı sağlar diyenler %56 dır5.

Bu özellikler açısından değerlendirildiğinde Türkiye toplumu yapılandıran temel kurumlar açısından vatandaşlarının iyilik haline beklendiği ölçüde olumlu katkı yapamadığı anlaşılmaktadır.

Yaşadığımız çevre

Çocukların ev dışında parklarda herhangi bir tehdit altında olmadan oynayabileceği, kadınların gece rahatça sokakta gezebileceği bir ortam; yarattığı güven duygusuyla yaşam doyumunu artırır. Singapur bu açıdan dünyanın en güvenli yeri olarak değerlendirilmiştir.

Geçen yıllarda Heidelberg’de yapılan bir akıl sağlığı toplantısında Avrupa Birliği nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ının çeşitli düzeyde ruhsal sorunları olduğu belirtilmiştir. Bu durum Avrupa Birliği gibi yaşam standardı yüksek bir bölgede yaşamanın bile, hayatın insanlar için bir yük haline gelebileceğini göstermektedir. İnsan ruhu bedeninin aynasıdır. Anlaşılıyor ki bu aynada, dünyayı ve kendimizi görmek bizi ya hasta ediyor ya da mutsuz.

İçinde yaşayan insanların iyilik halini belirlemek için Knight Frank Kent İyilik Hali Endeksi (Knight Frank Wellbeing Index) kullanılmış. Bu endeks bir kentte yaşayanların yaşam kalitesine etki eden sekiz ölçüt tanımlanmış: Yeşil alan, yıllık güneş ışığı saati, suç, trafik sıkışıklığı, mutluluk, sağlık sisteminin kalitesi, iş-özel yaşam dengesi ve yönetişim.

Bu ölçütler kullanılarak Dünya’da 40 kent değerlendirilmiş ve Avrupa kentleri ilk sıralarda yer almış. İl sıradaki Norveç’in başkenti Oslo’yu, eşit olarak Zürih ve Helsinki, dördüncü sırada Viyana, daha sonra onları Madrid, Stockholm, Sydney, Amsterdam, Montreal ve onuncu sırada Singapur izliyor. İkinci onda sırayla Melbourne, Berlin, Toronto, Seul, Dubai, Lizbon, Hong Kong, Roma, Edinburg ve Milan yer alıyor.

Oslo park ve bahçelere ayırdığı yeşil alanla %68 ile lider, Singapur %47 ile ikinci sırada. Güneş ışığı ölçütünde yılda 3509 saat ile birinci Dubai’yi, Los Angeles 3249 saat ile izliyor.

İş-özel yaşam dengesi konusunda ölçüt olarak haftalık çalışma saatine oranla yıllık tatil ölçü olarak alınmış. Moskova’da çalışan bir kişi her bir tatil günü için 51.6 saat, Paris’te 55.4 çalışması gerekiyor6.

TÜİK’in “Türkiye’nin En Mutlu Şehirleri” araştırmasında Sinop ilk sırayı aldı. Sinop’u sırayla Afyonkarahisar, Bayburt, Kütahya, Çankırı, Düzce, Uşak, izliyor. Merak eden okurlar için İstanbul 50., İzmir 51., Ankara 64. Sırada yer aldı. Buna karşılık en mutsuz iller Tunceli, Osmaniye, Diyarbakır, Antalya, Hatay7.

World Happiness Raporu, şehirde yaşayanların şimdiki ve gelecekteki yaşam değerlendirmeleriyle birlikte, öznel iyilik halinin geçmişe kıyasla değişimi de inceleniyor. Türkiye bu değerlendirmeye İstanbul, Ankara ve İzmir illeri ile dâhil edilmiş. Şehirde yaşayanların, mevcut yaşamlarından ne ölçüde memnun olduklarını 0-10 aralığında değerlendirdiği koşulda, 186 dünya şehri arasından Ankara 96. (5.8), İstanbul 115. (5.4) ve İzmir 133. (5.3) sırada bulunuyor. Sakinlerin gelecekteki yaşamlarına yönelik iyilik hali değerlendirmelerinde de sıralama kendi içinde değişmiyor: Ankara 151. sırada (6.4), İstanbul 155. (6.4) ve 167. sırada İzmir (6.139) izliyor. Türkiye’deki büyük şehir hayatı için şimdikine kıyasla geleceğe dair görece daha olumsuz bir değerlendirme ve beklenti içinde olunduğu anlaşılıyor.

Araştırma şehirlerdeki mutluluk düzeyinin yıllara göre nasıl değiştiği de önemli bir bilgi sunuyor. 2005’ten 2013’e kadarki dönem için bazı şehirlerde yaşayanların mutluluk düzeyinde anlamlı bir artış görülüyor. 0-10 arasında değişen puanlamada 0.5 puanın üzerindeki artışlar çok büyük bir olumlu değişimi ifade ediyor. 173 ülke arasında İstanbul 36., İzmir 58. ve Ankara, değişimin olumsuz yönde olduğu, 106. sırada yer alıyor. Bu bulgular Ankara için iyiye, İzmir için ise kötüye giden bir mutluluk algısı oluştuğunu düşündürüyor8.

Gallup 1950 yılından bu yana insanların mutluluğu konusunda araştırma yapmaktadır. Gallup’un bu yıl Kasım ayında 2020 yılında 116 ülkede 160 bin yetişkinle yaptığı görüşmeler sonunda yayınladığı pandemi dönemini mercek altına aldığı raporu Türkiye için çok düşündürücüdür. Raporun girişinde Türkiye’nin pandemi nedeniyle Lübnan’dan sonra Dünya’nın en mutsuz ülkesi olduğu belirtilmiştir9. 2021 Yılı Dünya Mutluluk Araştırmasında Türkiye; öfke yaşantısı, üzüntü, stres yaşantısı, kaygı boyutlarında Irak, Lübnan, Kongo, Ekvator gibi kıyaslanmak istemediğimiz ülkelerle birlikte son beşte yer almıştır. Aynı araştırma haz ve eğlence, öğrenme, gülme/gülümseme ve saygı görme boyutlarında da Nabibya, Benin, Bengladeş, Etopya, Laos gibi ülkelerde en sonda yer bulmuştur.

Sonuç

İnsanlar gelirleri artarsa daha mutlu olacaklarını düşünürler. Ancak eldeki bilgiler çevre koşullarının düzenli olduğu ve insanın doğasına göre düzenlenen bir toplumda yaşayan orta gelirli bir insanın, gelir farklılıklarının büyük olduğu bir toplumdaki yüksek gelirli birinden daha yüksek bir yaşam doyumuna sahip olabildiğini göstermektedir. Bu sonuçlar yerel yönetimlerin kendi bölgelerinde insanların iyilik hali ve mutlulukları üzerinde sorumlulukları olduğunu anlamaları durumunda, AVM yapımı ve imar alanları açarak yapılaşmayı teşvik etmek dışındaki işlevlerine daha çok odaklanmaları mümkün olacaktır. Gallup’un bütün dünyada pandemi dönemini içine alan araştırmasından çıkan sonuçlar ülkemizde son dönemdeki gerginlik ve öfke patlamalarının somut kanıtı niteliğindedir. Bu konu ayrı bir yazı konusu olmayı fazlasıyla hak etmektedir.

Kaynaklar:

  1. Ballas D. What makes a ‘happy city’? Cities, 2013; 32: S39-S50.
  2. Buettner, D.: Thrive, Finding Happiness the Blue Zones Way, National Geographic, 2010
  3. İpsos Ekim 2018 https://www.ipsos.com/tr-tr/en-guvenilen-meslekler
  4. Sodev Haziran 2019 http://sodev.org.tr/yargi-bagimsizligi.pdf
  5. İngev ve İstanbul Bilgi Ün.İletişim Fak. https://ingev.org/basin-bultenleri/Sosyal_Medya_Algilari_Arastirmasi_Basin_Bulteni_%2021042020.pdf
  6. Harley F, Frank K. The City Wellbeing Index: how happy are the world's leading cities? [İnternet]. Uygun erişim: https://www.knightfrank.com/wealthreport/cities/2020-03-03-the-city-wellbeing-index-how-happy-are-the-worlds-leading-cities
  7. Türkiye'nin en mutlu şehri [İnternet]. Uygun erişim: https://www.milligazete.com.tr/haber/4903984/tuik-acikladi-iste-turkiyenin-en-mutlu-sehri
  8. https://worldhappiness.report/ed/2020/
  9. WHR 21.pdf Gallup Global Emotions 2021 Report.pdf
     

 

Prof. Dr. Acar Baltaş
  • Makaleyi Paylaş >
© BALTAS 2020 Tüm hakları saklıdır.